Nilgün gibi düşünmek….

Nilgün Marmara Gibi Düşünme… ‘Uçurumlar var diyorum, insanla insan arasında, kendiyle kendi arasında. Ülkem yok, cinsim yok, soyum yok, ırkım yok; ve bunlara mal ettirici biricik güç, inancım yok. Hiçlik tanrısının kayrasıyla kutsanmış ben yalnızca buna inanabilirim, ben.’ Belli ki son günlerindeydi, kararlı ve geri dönüşü yoktu. 29 yılı,29 saniyede son vermek… Aniden alınmış bir karar olunamaz ki… Evveli var, gerekçeleri var, içinde kocaman asla doldurulamayan boşluk var, anlaşılmayı bekleyen bir kadın var, her şeyden öte orada kendini ispatlamış bir Nilgün var. Kanıyla, canıyla tüm bedeniyle var olan ama ruhuyla, benliğiyle çoktan yok olmuş bir Nilgün var. Cemal Süreya, Edip Cansever, Tomris Uyar ve daha nice ince ruhlarla sohbet eder, şarkı söyleyip dansta eder Nilgün ama belli ki hiçbiri içindeki yalnızlığa ortak olamamış. Her gülüşünde hep hüzün saklar. Attığı kahkahalardaki çığlıkları kimse duymaz hatta O bile ,O’ nun için ülkesinden ayrılmayı kabul eden Nilgün, anlaşılamadı. Yazdığı onlarca şiire duyarsız kalan O. Yaşadığı mutlu anlarda hep bir hüzün görür, güldüğü an durur ve derine bakar, belli ki hep gitmez istediği yeri düşünür, uzun uzun saatlerce kuytu bir yerde. Merak edilmemenin acısını yaşar Nilgün, O’ndan uzanmayan elin hasreti var kalbimin en ücra köşesinde. Gitmekle kalmak arasında kalınca, kalmayı denese de hep içindeki ses gider o arzuladığı uzak diyara. Bu yeryüzünde Nilgün içinde yaşadığı ruh olan Sylvia Plath’ın yansımasıydı. O kadar çok O idi. Yaşadığı ve yaşayamadıkları o kadar çok benzerdi ki… Belki de bir gün O’nunla buluşacağı yere doğru yürüdü sakin, huzurlu ama bir o kadar da sessiz çığlıklarıyla.

Ve….

Sevgilim Her gün kötücül bir düşü kurmak ve onu taşımak artık kılgıyı gerektiriyor. Sana böyle bir yük bırakmak istemezdim ama sen akıllı ve güçlüsün, çabuk unutursun. Bu durumdan kimse kimseyi ya da kendini suçlu, sorumlu saymasın, çünkü suç yok. Yalnızca ırmağın akışına bir müdahele söz konusu! Her anın niye’sini sorgulayan bir varlığın saygısızlığını yok etmek için kararlaştırılmış bir eylem bu! Çocukluğun kendini saf bir akışına bırakması ne güzeldi. Yiten bu işte! Bu tükenişle hiçbir yeni yaşama başlanamaz, bu nedenle tüm sevdiklerime elveda diyorum. Ben’i bağışlayın! Bunu en çok annemden, babamdan ve Kağan senden diliyorum. Dostlarımdan da! Cenaze töreni istemiyorum, mümkünse yakınız lütfen! Kuşlar ölünceye kadar iyi bakınız onlara. Sahneden çekilirken yaşamıma karışmış herkesi selamlıyorum. Kağan arzu ederse ileride, daktiloya çekilmiş şiirleri bastırabilirsin”

Böyle veda etti Nilgün, kendisine ailesine ve çok sevdiği Kağan’a. 30 yaşına gelmeden gözlerini yumdu bir dakika bile tereddüt etmedi. Nilgün hep dik duruşlu ama duygu akışlarına da yenik düşecek kadar da narindi. Sonrası Nilgün için hiç olmayacaktı. Ne bir çiçek ne de bir gözyaşına ev sahipliği yapacak bir mezarı olmayacaktı Nilgün’ün. İntiharların bazıları birilerini cezalandırmak içindir ya! Peki sen Nilgün, sen kimi ya da neyi cezalandırmak istedin? İçinden çıkamadığın duygusal yükünü mü yoksa çok sevmene rağmen hiç seni dinlemeyen Kağan’ı mı? bu soruların cevabı asla olmayacak. Gerekte yok cevaplanmaya buradaki gizemli tatlılıkta bu olsa gerek. Sade ama içinde fırtınalarla yaşadığı 29 yılı dünyaya gömüp gitse de varlığıyla sonsuza kadar bizimle kalacak. Sen hep var olacaksın NİLGÜN…

Nefes alma şeklimiz…

Ne tuhaf şey; insanın için de yaşadığı boşluğun bu denli istemsizce büyümesi . ‘Sebepsizce ağlamak geliyor içimden’ diyoruz ya, ha işte… o şey hiçte sebepsiz değil. Çok fazla şeyin birikilmiş sebep kütlesi ya da kitlesi artık nasıl yorumlarsak öyle kalıveriyor yüreğimizin en derin yerinde.Konuşarakta atamıyoruz,ki zaten konuşacak kimsemizde yok. Kalabalığın içinde yalnız kişileriz .Farkında olanlar ruhsal sorunlar yaşıyor, olmayanlar ise sürekli rol içinde ama kötü olan rolünün farkında değil. Hangisi daha iyi; bu rolü bilmek mi, yoksa bilmeden yasamak mi? Bilenler nefes alamıyor ,canları acıyor, bir türlü için de yaşadığı fanustan çıkamıyor. Bilmeyenler ise mutlu, rolde olsa mutlu .Hangisi daha zor bilerek mutsuz yasamak mı, bilmeden mutlu olmak mı? Postmodern insan sorunsalı işte tam da burada… insanin aklında, kalbinde, iliklerinde …yasıyorsun ama nasıl yaşıyorsun …? Aldığın her nefes batıyor tüm iç organlarına ama yinede o nefesi almak zorundasın ,yasamak böyle birşey; aldığın her nefesin canını açıtması …

Çocuğunu Seviyorsun, Peki Saygı Duyuyor Musun?

Ebeveynlere ‘Çocuğunu seviyor musun ?’ soru sorduğumuzda alacağımız cevap kuşkusuz ‘Tabi ki seviyorum, bu nasıl bir soru. İnsan çocuğunu sevmez mi hiç?’ diye kendinden çok emin cevaplar alırız. Bir de şöyle ekleyenler olur ; ‘ Çocuğunu sevmeyen anne babaları hiç anlamıyorum, onlar daha iyi şartlarda eğitim alsınlar diye gece demeden gündüz demeden çalışıyorum’ evet kendi dünyanda çok haklısın, peki ya çocuğun dünyasında nasıl bir durumdasın? Sence çocuk senin sevgini mi yoksa saygı duymanı mı daha çok önemsiyor? Çok tuhaf bir soru oldu, değil mi? belki de değil düşünmek, aklının ucundan dahi geçirmediğin bir soru.

        Her çocuğun sevildiği ölçüde saygı duyulmaya da ihtiyacı vardır. Çoğu anne baba saygı olgusunu, çocuğunun sadece kendisine ya da çevresine karşı göstermesi gerektiğini düşünür. Sevginin yeterli olduğunu düşünüyorsanız çok büyük bir yanılgıdasınız. Çocuk saygıda ister, kendisinin bir birey olarak toplumda varlığının kabul görmesini bekler. Saygı duyulmayan çocuklar; hırçın, saldırgan ve akran zorbalığını uygularlar ya da kendini ifade edemeyen, içine kapanık, hakkını dahi savunamayan birey olurlar.

     Peki çocuk, saygı duyulduğunu nasıl hisseder?  Ebeveynler, çocuğun varlığını öğrendiği andan itibaren sevmeye başladıkları zaman saygıyı da beraberinde getirmeliler. ‘El kadar bebek anlamaz ‘demeyin sakın her şeyin farkındalar ve algı kapasiteleri biz yetişkinlerden daha fazladır. Çok küçük yaşlarda, kıyafet giydirirken mesela ‘ kırmızı kazağınla mavi kot pantolon iyi uyar bence, sen ne düşünüyorsun?’ gibi onunla ilgili durumlarda onun da fikri alınmalı.   ‘ Aman…küçücük çocukta ne bilir neyin ona yakışıp yakışmadığını ben ne istersem benim dediğim olur’ düşüncesi olduğu anda  hemen anla ki çocuğun saygı karmaşasına girecek  ve ‘ Saygı, sadece büyüklere karşı duyulan bir ifade  ve küçük  kendi başına  kıyafet bile seçemeyecek kadar beceriksiz’  diye düşünecek. Hayatının her döneminde hep birilerinden onay bekleyecek ya da tam tersi, çocuklukta kendisine duyulmayan saygıyı oda kendi akranları ya da kendinden küçükler için aynı şeyi yapacak. Bu da zamanla kısır bir döngü haline gelecek.

       Mesela çocuğunuzun odasına girerken kapıyı tıklatıp ‘ Yavrum, müsait misin? içeriye girebilir miyim ?’ diyerek ondan onayı beklemeniz gerekiyor. Soracağınız bu tek soru sadece 1 dakikanızı alacak ama çocuğunuza, hayata dair anlam katacak ve ‘ evet ben de bir bireyim ve benim alanıma da saygı duyuluyor’  diyecek. Direkt odasına girmeniz durumda çocukta ‘ demek ki bende küçüklerin kendine ait bir yaşam alanı yok istediğim an istediğim şeyi yapabilirim’  düşüncesi yüklenmiş olacak.  Empatiden yoksul nesil yetiştirmiş olacağız. İstediğiniz kadar para dökün önüne, kolejlere, kurslara, pahalı hediyelere boğun ama kendini tam anlamıyla gerçekleştirememiş eksik bir birey olarak hayatını yaşamaya devam eder.

        Sevgili anne-babalar çocuklarınızın sizden izin istemelerini istiyorsanız siz de onlardan izin istemelisiniz. Nasıl mı? mesela yorgun geldiniz işten ve dinlenmek kendinize vakit ayırmak isterken hop diğer odadan bir ses  ‘ Anneee!… ödevim var bana yardım eder misin? ya da babaaa! gel top oynayalım’  cevabınız eğer ‘offf kızım bir dur ya…işten yeni geldim çok yoruldum  kendin yap işte’ ya da ‘oğlum ne topu bu saatte zaten sinirliyim, işte canımı okudular’ geçmiş olsun çocuğunu yaraladın ona kulak vermeyerek, bir de  üstüne yaşadığın iş stresini ona da yüklemiş oldun. Çocukta oluşan düşünce ve duygu; iş aileden daha önemli ki annem babam işten sonra başka bir şey yapmaya güçleri kalmıyor, insan zorda kaldığı zaman ne kadar yakınında birileri de olsa yardıma gelmezler. Çocuğun iç sesi; ‘Ben de büyüdüğüm zaman önceliğim iş olacak. Çocuğum yardım bile istese önceliğim dinlenmek olacak çünkü iş çok yoruyor insani.’ Çocuk duygusal yapıya sahipse ; ‘Hayır, ben evlenmeyeceğim ve çocuğum olmayacak çünkü o da benim gibi yardıma ya da eğlenmeye ihtiyacı olduğu zaman anne- babası yanında olmayacak ben bu kötülüğü yapamam ona.’

Senaryo açık ve net.Hep karşılaşılan durumlar. Şimdi başa saralım. İşten geldiniz ve diğer odadan bir ses ‘ Anneee! ödevim var bana yardım eder misin? ya da babaaa! gel top oynayalım’ cevabınız eğer ‘ kızım şuan yorgunum biraz dinlenmeme izin ver lütfen, sonra yardım etmek için gelirim.’ ya da ‘oğlum tabi ki gelirim ama biraz dinlenmeye ihtiyacım var bu sırada yanıma gelip benimle sohbet eder misin? gününü bana anlatır mısın? ben seni dinlerken de dinlenirim sonra da top oynarız, olur mu?’  vereceğiniz bu cevaplar çocuğunuzun ilerleyen dönemleri için çok yerinde ve doğru bir cevap olur. Bu cevapları duyan çocuğunuz kendisini değer gören ve değeri hak ettiğini düşünen  bir birey olacaktır. Kendisi de ilerleyen yaşamında çevresine karşı, yaşı ne olursa olsun insanlara değer verip saygı gösterecektir.

Unutmayalım ki çocuklarımız söylediklerimizi değil, yaptıklarımızı yaparlar. Onlar bizim aynamızdır neyi gösterirsek onu yansıtacaklardır. Her zaman iyi insan kalabilme ümidiyle…

How to improve your English ???

To improve your English

 (İNGİLİZCENİZİ GELİŞTİRMEK İÇİN)

  1.  Don’t be afraid to make mistakes. Be confident. People can only correct your mistakes when they hear you make them.

    (Hata yapmaktan korkmayın. Kendinize güvenin.İnsanlar sadece hata yaptığınızı duyduklarında hatalarınızı düzeltebilirler.)

 2.Put yourself in an all English speaking environment where you can learn passively. The best way to learn is through speaking
  (Pasif olarak öğrenebileceğiniz tüm İngilizce konuşma ortamlarına kendinizi koyun. Öğrenmenin en iyi yolu konuşmaktır.)

     3. Practise every day. Make yourself a study plan. Decide how much time a week you are going to spend studying and stick to it. Establish a routine.

         (Her gün pratik yapın. Kendinize bir çalışma planı yapın. Haftada ne kadar zaman harcayacağınıza ve ona bağlı kalacağınıza karar verin. Bir rutin oluşturun.)

     4. Tell your family and friends about your study plan  but  don’t let them interrupt you.

          (Ailenize ve arkadaşlarınıza çalışma planınızdan bahsedin ama sizi rahatsız etmelerine izin vermeyin.)

      5. Practise the 4 core skills: reading, writing, speaking and listening. They all need to be worked on for you to improve.

        (4 temel becerileri uygulama: okuma, yazma, konuşma ve dinleme. Geliştirmek için hepsinin üzerinde çalışılması gerekiyor.)

        6. Keep a notebook of new words you learn. Use them in sentences and try to say them at least 3 times when you speak.

          (Öğrendiğiniz yeni kelimelerin bir not defterini saklayınız.Onları cümle olarak kullanınız ve konuştuğunuzda en az 3 kere söylemeye çalışın.)

          7. Use your body clock. If you’re not a morning person, study in the afternoon.

               (Vücut saatinizi kullanın. Sabah insanı değilseniz, öğleden sonra çalışın.)

        8. You will find words easier to remember if you try to remember an example sentence using that word rather the word on its own

           ( Kelimeyi kullanarak örnek bir cümleyi hatırlamaya çalışırsanız, kelimeleri daha kolay hatırlarsınız.)

      9. Give yourself a long term goal and focus on working towards it.

            (Kendinize uzun vadeli bir hedef verin ve doğru çalışmaya odaklanın.)

     10. Give yourself short term goals too and reward yourself when you achieve each one

            (Kendinize kısa vadeli hedefler verin  ve her birine ulaştığınızda kendinizi ödüllendirin.)

     11. Know what works best for you. Think about what methods have been successful for you in the past and stick with them.

              (  Sizin için en iyi olan çalışmayı bilin. Geçmişte sizin için hangi yöntemlerin başarılı olduğunu  düşünün  ve onlarla uğraşın.)

       12. Figure out how you learn. It can be by memorising, reading, speaking, summarising or other methods. Find out how you study best. It can be in a quiet place by yourself or with a group.

                 ( Nasıl öğrendiğinizi keşfedin. Bu ezberleme, okuma, konuşma ,özetleme veya diğer yöntemlerle olabilir. En iyi nasıl çalıştığınızı  öğrenin . Kendinizle ya da bir grupla sessiz bir yerde olabilir.)

      13. Get help! If you don’t understand something you’ve got to ask someone. Ask your teacher, classmates or friends for help.

                (Yardım alın! Bir şey anlamadıysanız ,birilerine sorun.Yardım için öğretmeninize,sınıf arkadaşlarınıza  ya da arkadaşlarınıza sorun.)

       14. Review! Review! Review! Make sure that you take the time to review things you have studied in the past.

            ( Gözden geçir! Gözden geçir! Gözden gecir! Geçmişte çalıştığınız şeyleri gözden geçirmek için zaman ayırdığınızdan emin olun.)

       15. It’s not a good idea to study on your own for more than 30 minutes at a time. Take regular breaks, get some fresh air and stretch your legs.

             ( Tek seferde 30 dakikadan fazla kendi başınıza çalışmak iyi fikir değildir. Düzenli ara verin biraz temiz hava alın  ve bacaklarınızı uzatın J )

        16. Don’t be in such a hurry to move up a level. Concentrate on the level you are at now.

                  ( Bir seviye yukarı çıkmak için acele etmeyin. Şuan bulunduğunuz seviyeye konsantre olun.)

        17.  Watch DVDs rather than TV. It’s better to use something that you can watch over again to catch information you might have missed the first time.

               ( TV yerine  DVD izleyin. İlk defa ilk defa kaçırmış olabileceğiniz bilgileri yakalamak için tekrar izleyebileceğiniz  bir şey kullanam daha iyidir.)

    18. Newspapers are a good place to find passive constructs. Read an article and see if you can find the passive sentences.

            ( Gazeteler pasif yapıları bulmanız için iyi bir yerdir. Bir makaleyi okuyun ve pasif bir cümle bulup bulamayacağınızı görün .)

      19. Read for the general meaning first. Don’t worry about understanding every word, then go back and look up new words.

          ( Önce genel anlamını okyun. Her kelimeyi anlama konusunda endişelenmeyin,sonra geri dönün ve yeni kelimeler arayın.)

         20. For a word you don’t understand in a sentence, look at the other words around it. They will give you a hint. Try to guess the meaning from the context.

           (Bir cümlede anlamadığınız bir kelime için etrafındaki diğer kelimelere bakın.Size bir ipucu vereceklerdir. Bağlamdan anlamını tahmin etmeye çalışın.)

            21. English has many irregular verbs. You should drill yourself on them.

                  (İngilizcede birçok düzensiz fiiller var. Onların üzerinde çalışmalısınız.)

           22. Keep it up! If you take a break from speaking English, you will find that your level decreases and all your hard work has been wasted.

                  (Devam etmelisiniz. İngilizce konuşmaya ara verirseniz, seviyenizin düştüğünü ve bütün çalışmanızın boşa gittiğini görürsünüz.)

            23. Learn English with a friend. If You  have someone you can practise with, and you can motivate each other to study.

                 (Arkadaşlarınızla İngilizce öğrenebilirsiniz. Pratik yapacak birilerini bulursanız çalışmak için birbirinizi motive edebilirsiniz.)

            24. Idioms can be difficult to memorise, but they are great fun to use and they’ll make your  english more colourful.

                  (Deyimlerin ezberlenmesi zor olabilir fakat kullanımı eğlencelidir ve İngilizcenizi daha renkli hale getirirler.)

          25. Before you are on your English course, be prepared for your class. Do your homework as soon as possible and hand it in on time. Review your notes and your last lesson a few minutes before the class.  Doing this will refresh your memory and you’ll be warmed up for lesson.

            ( İngilizce dersinden önce, ders hazırlığı yapmalısınız.Ödevinizi mümkün olduğunca yapın ve zamanında teslim edin. Notlarınızı ve son dersinizi dersten birkaç dakika önce gözden geçiriniz. Bunu yaparak belleğiniz yenilenecek  ve ders için ısınacaksınız.)

           26. Find a comfortable, peaceful place for  study. You need somewhere where you can focus 100%.

              (Çalışmak için rahat ve huzurlu bir yer bulunuz. %100 odaklanacağınız bir yere ihtiyacınız var.)

SINAV ÇOCUKLARI

Merhaba değerli veliler ve sevgili öğrenci arkadaşlarım umarım tatiliniz istediğiniz potansiyelde devam ediyordur fakat bu tatilde tatili tam anlamayla yaşayamayan bir grup öğrenci topluluğumuz var.  Onlar  ‘SINAV ÇOCUKLARI’ ….

Onlar ister istemez baskı, stres  ve çalışma noktasında  zorlanmaya  maruz kalabiliyorlar. En büyük düşmanları ise ‘KAYGI’. Kaygının oluşturduğu 2 tip öğrenci modeli vardır.

1.Tip : Kaygı nedeniyle başarısız olan

2.Tip : Kaygı sayesinde başarılı olan 

Kaygının yıkıcı gücüde var, motive edici gücüde. Bu dozu ayarlamak çok önemli öğrencinin yaşı ne olursa olsun onu ayarlamakta zorluk çekenler olacaktır. Bu arada devreye aile ve öğretmenler giriyor. Her zaman motive edici ve destekleyici cümleler başarıya giden yolda etki eden en önemli destektir. Kaygıdan devam edelim..

Kaygı belirtileri:

  • Hiç yemek yememe ya da normalinden fazla yemek
  • El titremesi -terlemesi, nefes alımında zorluk
  • Yüzde kızarma , kaslarda ağrı
  • Uyku düzensizliği, huzursuzluk, öğrendiklerini karıştırma veya hatırlayamama
  • Aniden sinirlenme, odak zorluğu ve dikkat eksikliği
  •  

 Bu maddeleri daha da arttırabiliriz ama öğrencimizde bunların çoğunluğu varsa oturup ciddi çözüm aranmalı. Bu noktada aileler yetersiz kalabiliyor sabırları tükenebiliyor devreye profesyonel elin değmesi gerekiyor.

Sınav kaygısıyla baş etmek için;

Öncelikle sınav hazırlanan öğrencinin kendini kontrol etmesi gerekmektedir. Gevşemeli ve doğru nefesle kanın doğru akmasını sağlamalıdır. Bu yüzden 10-15  dk  nefes egzersizi iyi gelecektir.

Öğrenci çevresinde her zaman pozitif insanları tutmalı ve onlarla vakit geçirmeli.

Pes etmemeli ve düştüğü zamanlarda kalkıp tekrar devam etmeli asla kaybetmemeli. Unutmayalım ki; düştüğümüzde değil  vazgeçtiğimiz zaman kaybederiz.

Emin olunmadığında ya da şüpheye düşüldüğünde konular tekrar gözden geçirilmeli ve konunun uzmanına sorular sorulmalı.

Ara sıra sosyal aktiviteler yapılmalı; tiyatroya –sinemaya gitme, doğa yürüyüşü, arkadaşlarla nezih ortamda sınavlardan bahsetmeden yararlı sohbetler etme… gibi gibi….

Her şeyden  önemlisi kendinin eşsiz ve tek olduğunu bilmek ve sonuç ne olursa olsun asla pes etmemek…. J J J

92.AKADEMİ ÖDÜLLERİ

Evet geldik sinema dünyasının en prestijli ödülleri olan Akademi Ödülleri  ya da Oscar olarak da bilinen ödüller 92.kez sahiplerini bulacak. 9 şubat gecesi televizyon başına bizi kilitleyecek  gibi… Adaylar harika bu sene son 5 yılın en heyecanlı ödül töreni olacak. Şimdiden kahvelerinizi stokların derim . Bu seneki listenin başını 11 dalda adaylığıyla  ‘Joker ‘çekiyor peşini  ‘Once Upon  a Tıme…in Hollywood , The Irıshman , 1917  10 adaylığa sahipfilmler. 

  En çok merak edilen katagoriler;

En iyi film kategorisinde adaylar;

Joker

İrlandalı(The Irıshman )

1917

Bir Zamanlar… Hollywood’da(Once Upon a Time….in Hollywood)

Asfaltın Kralları

Tavşan Jojo

Küçük Kadınlar

Evlilik Hikayesi

Parazit

Quantin Tarantino hayranı olduğum için  oyum tabi ki ….Hollywood ‘dan yana ama Joker çok dişli bir rakip son zamanki ödül törenlerine bakınca da ödülü burun farkıyla kaçırma ihtimali var . Bu katagoride nefes alımı duracak belli…Peki ya The Irıshman …???  1917…?

En iyi yönetmen kategorisinde adaylar:

Sam Mendes (1917)

Martin Scorsese (İrlandalı)

Todd Phillips (Joker)

Bong Joon-ho (Parazit)

Quentin Tarantino (Bir Zamanlar Hollywood’da)

Tarantino ve Scorsese  aşırı havalı isimler ikisi de ayrı değerli yönetmenler .Keşke bu sene  ödülü ikiye bölüp kardeş payı yapsalar J

En iyi kadın oyuncu kategorisinden adaylar:

Cynthia Erivo (Harriet)

Saoirse Ronan (Küçük Kadınlar)

Charlize Theron (Skandal)

Renee Zellweger (Judy)

Scarlett Johansson (Evlilik Hikayesi)

 Bu katagorinin ödülünü ben verecek olsaydım hiçbirine ödülü veremezdim . Charlize versem  Scarlett küser diğer taraftan oyunculuğunda zirve performans yapan Renee de var .Bu kategoride şampiyonlar ligi.

En iyi erkek oyuncu kategorisinde aday gösterilenler:

Joaquin Phoenix (Joker)

Adam Driver (Evlilik Hikayesi)

Leonardo DiCaprio (Bir Zamanlar Hollywood’da)

Antonio Banderas (Acı ve Zafer)

Jonathan Pryce (İki Papa)

Gönlüm benim adamım Leo’dan yana ama son zamanda müthiş bir parlaklık gösteren Phoenix alacağını düşünenler çoğunlukta zaten film mi film yapan da oyuncunun performansı.

En iyi yardımcı erkek oyuncu kategorisinden adaylar:

Brad Pitt (Bir Zamanlar Hollywood)

Al Pacino (İrlandalı)

Joe Pesci (İrlandalı)

Anthony Hopkins (İki Papa)

Tom Hanks (Mahallede Güzel Bir Gün)

Bu kategoride de nefesler tutulur adaylar hepsi dev hapsinin oyu bende eşit ama tabi karar akademinin J İyi ki bana karar vermediler yoksa hepsine ödülü verir tarihte ilke imza atardım J

En iyi yardımcı kadın oyuncu kategorisinden adaylar:

Scarlet Johansson (Tavşan Jojo)

Laura Dern (Evlilik Hikayesi)

Margot Robbie (Skandal)

Florence Pugh (Küçük Kadınlar)

Kathy Bates (Richard Jewell)

Kathy ve Scarlet güçlü isimler ama senaryonun iyi işlenmesi sebebiyle Laura da alabilir.

Akademi ödülleri kesinlikle bu sene nefes kesecek sonrası da günlerce konuşulacak bir tören olacak gibi … Maalesef bu sene yine kadın yönetmen yok. Umarım önümüzdeki yıllarda bu talihsiz zincir kırılır umut işte hep var içimde. 

Oyuncularla, yönetmenlerle, senaristlerle kıyasıya mücadele içeren bir ödül gecesi olacak. Gecede en çok ödülü alacak 3 film ;  ‘ TheIrıshman’, ‘Joker’ ve Once Upon a Tıme…in Hollywood’ bakalım heykelcikleri  hangi film süpürecek .Heyecanla beklemekteyizJ 

Yorumlarınızı bekliyorum J

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın